24 Ocak 2009 Cumartesi
avrupalılar seks yapmıyor
herkeslerden saklanan bilimsel bir gerçek. trt arşivlerinden buldum ben de. evet: avrupalılar seks yapmıyor. salt sevişiyorlar. elit, kaliteli, üstün vasıflı, üstün ırk beyazlardan iki insanın yaptığı, yapması gerektiği gibi, gayet romantik, gayet sevecen bir şekilde. o kadar medeniler ki herifler, ilkel insanların eğlence aracı olan ve bir tek sok-çıkar'an ibaret bir uğraş, adına "seks" denilen o bayağı meşguliyetle uğraşmaya tenezzül dahi etmiyorlar. haklılar da. geri kalmış toplumların işidir seks, muasır medeniyetler seviyesinde seyreden toplumları değil. araştırttım, elemanlar yapay döllenme yolu ile ürüyorlarmış. sperm bankası olayı yani. kimisi de mitoz bölünme yoluyla çoğalıyor. kuzey almanya'da, sporla üreyeni bile varmış. çilekeş alman halkını tenzih ederim.
23 Ocak 2009 Cuma
az ama öz geçmişim 1
10 ağustos 88'de doğdum. 10 ağustos 94'te, 6'ncı yaş günümdü, ilk bisikletimi hediye alırken bir kere doğacak, doğum günümü takip eden ilk haftanın son günü, devasal bir inşaat çukuruna düşerek can verecektim. hayatım gözlerimin önünden bir kısa metrajlı film şeridi gibi -7 yaşındasın sonuçta, uzun metraj mı olacağıdı- akıp gidiyordu o esnada. mızrak gibi, zeminden yükselen inşaat demirlerine saplandı bedenim, kafatasım parçalandı, beynim aktı, çimento harcını seyreltti kanım. nasıl oluyorsa, bu kısacık 7 yıla, iki örgün eğitim hayatı sığdırmayı başarabildim ama...
çok dayak yedim. elin çocuğundan dayak yedim diye annemden arada sırada, mahalle arkadaşlarımdan mütemadiyen. bütün bu dayaklarımdan biri, birlikte evcilik oynadığımız "hayat eşlerim" ve "metreslerimin" gözleri önünde ve çığlıkları eşliğinde gerçekleşti. gururumun sağlığını vücudumun sağlığından üstün tutmam gerektiği kanısına o gün varmıştım. ama hiçbir dayağım, "mum söndü yapıyorsunuz" gerekçeli dayak kadar ağlatmamıştır beni. o, bütün hüzünbaz dayak anında ve sonrasında, bir tek o kadim ve çirkef iftiraya ağladım; böğrüme inen yumruklara değil. 8'inci yaş günüme bağladım bunu: o mumu üflemeyecektim... bir dönem, yılmaz erdoğan'la aynı kızı sevdik sanırım: "okul servisi onu hep amansız, zamansızca bir lojman griliğine götürüyordu." siyah zeminde beyaz harfler ve rakamlar: askeri araç plakası. haki kötü bir renktir, "halk" otobüsü yeşilin seçiniz...
"az ama öz geçmişim 1" diyor. dahası var yani. ama dahası olan bir az ama öz geçmiş, en fazla ne kadar az ama öz geçmiş olabilir ki!?
çok dayak yedim. elin çocuğundan dayak yedim diye annemden arada sırada, mahalle arkadaşlarımdan mütemadiyen. bütün bu dayaklarımdan biri, birlikte evcilik oynadığımız "hayat eşlerim" ve "metreslerimin" gözleri önünde ve çığlıkları eşliğinde gerçekleşti. gururumun sağlığını vücudumun sağlığından üstün tutmam gerektiği kanısına o gün varmıştım. ama hiçbir dayağım, "mum söndü yapıyorsunuz" gerekçeli dayak kadar ağlatmamıştır beni. o, bütün hüzünbaz dayak anında ve sonrasında, bir tek o kadim ve çirkef iftiraya ağladım; böğrüme inen yumruklara değil. 8'inci yaş günüme bağladım bunu: o mumu üflemeyecektim... bir dönem, yılmaz erdoğan'la aynı kızı sevdik sanırım: "okul servisi onu hep amansız, zamansızca bir lojman griliğine götürüyordu." siyah zeminde beyaz harfler ve rakamlar: askeri araç plakası. haki kötü bir renktir, "halk" otobüsü yeşilin seçiniz...
"az ama öz geçmişim 1" diyor. dahası var yani. ama dahası olan bir az ama öz geçmiş, en fazla ne kadar az ama öz geçmiş olabilir ki!?
eldeki kısıtlı imkanlarla çağan ırmak filmi çekmek
türk sinemacılığında bir ekol, bir mihenk taşı olma yolunda emin adımlarla ilerleyen çağan ırmak ürünü "ver klişeyi, ver duygusallığı, ağlat adamın anasını tandanslı sinema ekolü", -ben bu ekole bu adı uygun gördüm, siz ölen dedenizin adını verebilirsiniz isteğe göre- yurt çapında paranın amına koydu, büyük sükse yarattı. hesapladım, benim filme toplam 100 kişi gelse, elde edeceğim hasılatla iki aylık rızkımı çıkarabileceğim. sonuçta öğrenciyim. bakkal hasan ağbi, üst komşu neriman teyze tamam, 2 oldu. annem-babam-kardeşimi de sayarsak toplam 5 kişi bulduk, şimdi 95 kişi daha lazım bana.
alt komşum zeliha ile anlaştım. yakın çevremde adı "ada" olan kimse yok çünkü. benim adım da hamza zaten. cihangir'de ev tutamadık, dudullu'da bile. okulun kantininde çekeceğiz filmi. bir iki kanepe, şakacıktan bir iki mutfak araç gereci (yemek yapılacak onlarla) bulduk mu tamamdır. zeliha'nın kriterlerleri var. sevişmez, soyunmazmış. anlayacağınız vermeyecek kahpe. ulan o zaman ben bu filmi, kankam mustafa ile çekerdim ki. onunla da sevişemiyoruz, erkek sonuçta, ikimiz de gay değiliz. pikap bulamadık. plaklar da çok pahalı: nerden baksan 150-200 lira. filme göre öyle yani. biz de bu sorunu internetten müzik indirerek hallettik. mp3 doldurduk. sıkıştırılmış ses değil; ama olsun. pikap meselesini de doğal olarak vcd player ile hallettik. "yaşanmışlıklarından" dolayı da sahaflardan ikinci el öss'ye hazırlık kitaplarını tercih ettik.
haziranda motor demeyi düşünüyoruz. ha bu arada motor demişken, alta geçmem haberiniz olsun.
alt komşum zeliha ile anlaştım. yakın çevremde adı "ada" olan kimse yok çünkü. benim adım da hamza zaten. cihangir'de ev tutamadık, dudullu'da bile. okulun kantininde çekeceğiz filmi. bir iki kanepe, şakacıktan bir iki mutfak araç gereci (yemek yapılacak onlarla) bulduk mu tamamdır. zeliha'nın kriterlerleri var. sevişmez, soyunmazmış. anlayacağınız vermeyecek kahpe. ulan o zaman ben bu filmi, kankam mustafa ile çekerdim ki. onunla da sevişemiyoruz, erkek sonuçta, ikimiz de gay değiliz. pikap bulamadık. plaklar da çok pahalı: nerden baksan 150-200 lira. filme göre öyle yani. biz de bu sorunu internetten müzik indirerek hallettik. mp3 doldurduk. sıkıştırılmış ses değil; ama olsun. pikap meselesini de doğal olarak vcd player ile hallettik. "yaşanmışlıklarından" dolayı da sahaflardan ikinci el öss'ye hazırlık kitaplarını tercih ettik.
haziranda motor demeyi düşünüyoruz. ha bu arada motor demişken, alta geçmem haberiniz olsun.
18 Ocak 2009 Pazar
sözlükten blog'a yatay geçiş
çok güzel bir geçiştir. ahaha. bak yine yaptım. tanım falan yani. sözlükler aleminden blog'lar alemine sınıf atlama olsun, uzun ya da sırıkla atlama olsun, yani bu minvalde birtakım sıçramalar, zıplamalar, oradan oraya atlamalar gerçekleştirmiş olduk ya, hani, bu devrim niteliğinde değişiklik ve blog dünyası açısından bu pek hayırlı transfer, önceki devrimlerde ve tanju çolak'ın fenerbahçe'ye transferinde de olduğu gibi az biraz travma etkisi yaratacak, kaçarı yok. bu sayfaya yazacağım birkaç yazıda daha ileriye ket vurmalar görebileceksiniz, işin doğasında var bu çünkü. gerçi, dönüp arkama baktığımda görüyorum ki, ulan harbiden abarttıkları kadar büyük bir götüm varmış. aboouvv!! yok lan şaka yaptım. nüktedanlığımı konuşturmak, şakacı tabiatımdan sizleri haberdar etmek, sizlere ilerde yazacağım şeylerin komikliğiyle ilgili ipuçları vermekti niyetim. doğusu şu; dönüp arkama baktığımda görüyorum ki, son 48 saattir kendisiyle arama birtakım mesafeler girmiş bulunan sevgili itü sözlük'te, 11. girimden bu yana, ki çaylaklıktan yazarlığa geçişimin hemen akabinde tarafımdan girilmiş bir giridir o, toplamda 2 bilemedin 43 tane tanım ya yapmışımdır, ya yapmamışımdır. 53 de olabilir. kimbilir belki 9. bilemedim şimdi. neyse demem o ki, çok da zor olmaz hani alışması. hem topu topu 29 tane harf var, kaç ayrı yazı yazılabilir ki!? ama yine de çok güzel bir şeydir, o konuda fikrim sabit, sabitlerim fikirlidir yani, fikirli sabitimdir. neyse...
sizi ilk günden otorite altına almak istemezdim ama, yine de belirtmekte fayda görüyorum, kuralları baştan belirtmek, her şeyi enine boyuna emretmek gerekiyor çünkü. bu blog komple benim arkadaşlar ve sevgili tebaam. bana ait, ben yaptım. o benim özel mülkiyetim. tanrısı ve peygamberi ve admin'i ve moderatör'ü bre melun olan bir dinin kutsal yayın organı, propaganda aracı bu. istediğini yazar, istediğini yapar bu adam. isterse soru başlığa cevap verir, bakınız özelliğini yanlış kullanır, hatta ve hatta, belki de en kötüsü, blog dahilinde hatalı sollama yapabilir, ve en ama en daha kötüsü, isterse hatasız kul bile olabilir. sonuçta blog o'nun blog'u olduğundan bir problem yok!
sizi ilk günden otorite altına almak istemezdim ama, yine de belirtmekte fayda görüyorum, kuralları baştan belirtmek, her şeyi enine boyuna emretmek gerekiyor çünkü. bu blog komple benim arkadaşlar ve sevgili tebaam. bana ait, ben yaptım. o benim özel mülkiyetim. tanrısı ve peygamberi ve admin'i ve moderatör'ü bre melun olan bir dinin kutsal yayın organı, propaganda aracı bu. istediğini yazar, istediğini yapar bu adam. isterse soru başlığa cevap verir, bakınız özelliğini yanlış kullanır, hatta ve hatta, belki de en kötüsü, blog dahilinde hatalı sollama yapabilir, ve en ama en daha kötüsü, isterse hatasız kul bile olabilir. sonuçta blog o'nun blog'u olduğundan bir problem yok!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)